Hattat
Özdemir Şenova ile Hat Sanatı’na dair konuştuk...
Harflere
vurgun yüreklerin sızısını yine harfler çeker. Bir kalem, bir mürekkep Aşk’a
durur da kağıda resmederler. Çiledir Aşk’ın harcı. Bilinmeyen yollar,
gidilmeyen yerler… Ama en çok da sözler… Dile gelmeyen, dilden düşmeyen,
yüreğin hükmünde selden kopan damlalar. Yel değirmenleri misali pervane; yel,
dağına tennure… El aman… El aman… Buz yakar mı? Yazar mı ateş, düştüğü közdeki
yangını? Köz, değil mi ki bir eda yangın vuruşlu, gül duruşlu bir söz.
Yazanlar,
yanar mı? Yanmadan yazılır mı? Yazmadan yakılır mı? Yalnız yakan mıdır,
icrasında bir hasret şiirinin? Okyanustan vurgun sorulur mu? Bir saray
surlarında kalan sızılar, hatıralar… Bir ahşap evin, asır önce yanan ocağından
tüten duman… Bir bulut, her sonbaharda ve halen gelip inatla hatıraları ve
hatırdakileri sulayan… Biten otlarda, çiçekte, renkte her dem yeniden doğan. Ey
Aşk… Gel düş kağıda… Ammâ yakma! Kağıdın harcında varsa Aşk, gel de yakma…
Kışı
soğuk bir şehrin, ahşap evlerinden hasretle dökülen harflerine an eyleyelim ve
Ekim’i selamlayalım bu yazıda. Bir yüreğe düşüp de harflerde vukuu bulunca Aşk,
hat’ta dile geldi. Ete kemiğe ve dahi yazıya, kamışa, mürekkebe büründü; Hattat
Özdemir Şenova diye göründü. Gülen yüzünde yıllar… Yollar… Şimdi Eskişehir’de
tarihi Atlıhan Çarşısı’nda Aşk icra ediyor.
Geçtiğimiz
günlerde eski Eskişehir Mevlevihanesi olarak da bilinen Kurşunlu Külliyesi’nde
“Güzel Yazı Bayramı” etkinliği düzenlediler. Mersin, Kahramanmaraş, Kütahya ve
Türkiye’nin değişik yerlerinden yazı aşıkları bir araya gelip vuslat ettiler.
Bayram, çocuklarla anlam buldu. Sanatçılar, yaklaşık 150 çocuğa ellerine kamış
ve mürekkep vererek yazılar yazdırdılar. Yazıyı sevdirdiler, gönüllerine ateş
saldılar. Özdemir Hoca, etkinliğin yöneticiliğini ve ev sahipliğini üstlendi.
Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve çok sayıda gönüldaşlarının katılımı ile
güzel bir etkinlik gerçekleştiren sanatçılar; önümüzdeki yıl için yeniden
sözleştiler.
Etkinliğin
ertesi günü Özdemir Hoca’yı atölyesinde ziyaret ettik. Atölyesine her girişimde
hissettiğim o kokuyu yine yaşadım. Duvarlar Aşk… Masalar Aşk… Kapı, pencere
Aşk… Öğrencileri, ziyaretçileri ve esnaf komşuları her daim kapısını çalıyor.
Ve biz derin bir sohbete dalıyoruz.
Çok
küçük yaşlardaydım, diyor Özdemir Hoca. “Dayımı kamış kalemle yazı yazarken
izliyordum. O zamanlar yazıya aşık oluvermişim. Sonra ben de denemeye başladım.
Dükkanlara tabela, levha türü yazılar yazılırdı. Bir baktım tüm mahalle
beğeniyor yazılarımı. Kendimi bu işi icra eder buldum. Tâ ki bilgisayar ve
bugünkü tekniklerle bu işler gelişti, bizim bu konuda işlerimiz azaldı. Fakat
bendeki işten öte bir şeydi. Sonradan Odunpazarı Belediye Başkanı Sn. Burhan
Sakallı, sağolsunlar bize bu atölyeyi layık gördüler. Burada tüttürmeye gayret
ediyoruz bu ocağı. Lâkin bu Aşk uğrunda çok zaman geçti. Parasız kaldım, eve
yürüyerek gittim. Soğuk, sıcak, kar, yağmur… Fakat hiç durmadım. Eskişehir’de
kamış kalem yoktu, İstanbul’a giderdim kamış kalem almak için binbir çileyle.
Ama mutluydum. Sevince mutlu oluyor insan.”
Özdemir
Hoca özel eğitim de almadığını söylüyor. Bir hat üstadını görüyor rüyasında.
Daha sonra rüyalar birbirini izliyor. Zaman öyle bir geçiyor ki, rüyasında
gördüğü hattat Ethem Efendi ile bugünkü atölyesinde görüşüp tanışmaları nasip
oluyor.
“Bu
icra kıskançtır. Bir gün ihmal edersen, ikinci gün hesap sorar. Kamış kalem de
feryad eder. İnce sızılıdır. Yazarken tiz bir ses çıkarır. O da aşık. O da
çilekâr. Kamış diye işe yaramaz bulur atarlar. Ağlar… Yetmez, gübreye bularlar.
İnler… Sonra kamış kalem olsun diye bıçak vurur, keserler. Feryadı olur. İşte
yazarken inim inim aşkını diller.”
Harfleri
anlatıyor. Elif’teki asaleti ve kıyam hâlini, Vav’daki secdeyi ve ceninliğini,
Lâ’daki şefkati…
Hasılı
Aşk’tır, diyor üstad Özdemir Şenova. Aşk…
Bir
hikaye ile biterken…
Padişah
hattata “öyle bir yazı yaz ki, kederliyken de mutluyken de selam etsin” diye
buyurur. Hattat bu emir üzerine şu kelâmı yazıverir: Bu da geçer ya Hû… Bu da
geçer…
Biz
dinliyor ve bir yandan da tabloları ve her tablonun içinde bir harfe gizli nice
tabloyu süzüyor, nefesçe çekiyoruz içimize. Başka bir boyuttan, başka seslerde…
0 yorum: